Ortaokul 8. Sınıf Türkçe Kitabı Güldüren Gerçek: Nasrettin Hoca Serbest Okuma Metni Etkinlik CevaplarıSayfa 117, 118, 119, 120
8. Sınıf Türkçe Kitabı Güldüren Gerçek: Nasrettin Hoca Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 117, 118, 119, 120 Cevapları”, özellikle “Ortaokul 8. Sınıf Türkçe Kitabı Güldüren Gerçek: Nasrettin Hoca Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları” ile ilgili etkinlikleri kapsamaktadır. Forum MEB 8. Sınıf Türkçe Hecce Yayınları Kitabı Cevapları, bu metin üzerinden yapılan analizler ve sorulara verilen detaylı yanıtlarla doludur.
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 117-118-119-120 Hecce Yayıncılık”
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 117-118-119-120 Hecce Yayıncılık” bölümünde, Nasrettin Hoca’nın mizahı ve hayat dersleri, öğrencilere hem eğlenceli hem de öğretici bir dille aktarılmaktadır. Bu etkinlikler, öğrencilerin metni daha iyi kavramalarına ve çıkarım yapma yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur.
8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 117-118-119-120
Türk esprisinin büyük zekâsı, tanınmış filozofumuz Nasrettin Hoca’yı yalnız Türk toplumu değil, doğudan batıya her millet sever. Herkes bu büyük Türk’ün her devirde güncelliğini koruyan güzel fıkralarına hayrandır.
Çoğumuz onun nerede doğduğunu, nerede, hangi şartlar içinde yaşadığını, ne yaptığını düşünmeyiz bile… Üçümüz-beşimiz bir araya gelerek neşeli bir söz alışverişine girdik mi çoğu zaman Nasrettin Hoca da aramızda olur. Ondan bir fıkra, bir hikâye anlatır; ya onu yerer ya da zekâ çarkından dökülen esprilerle sohbetimizi süsleriz. Biliriz ki Nasrettin Hoca toplum yaralarına neşter atan, fıkra büyüteci altında kusurlarımızı yüze çıkaran yaman adamdır. Gerçekleri çekinmeden söyleyen, doğru yolu eğri yoldan gösteren tok sözlü kişidir. Nasrettin Hoca, bu yüzden yalnız bir ad, bir fıkra, bir espri olarak önem kazandığı için çoğumuz yaşadığı çağı, hayatını sormayız bile… Ama o da bir insandır, onun da bir hayat hikâyesi vardır.
Bakınız şöyle:
Tarihî kaynakların verdiği bilgilere göre Nasrettin Hoca, Anadolu Selçuklu Devri’nde, 1206 yılında, bugün Eskişehir’e bağlı Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde doğmuştur. İlk öğrenimini Hortu’da bir süre babası Abdullah Hoca’nın medresesinde yapmış, çocukluk yıllarını Hortu’da geçirmiştir. Söylentiler ve onun gerçek fıkralarından çıkarılan sonuçlara göre Hortu’da çıkan kıtlık yüzünden ailesi ile birlikte Sivrihisar’a yerleşmiş, öğrenimini burada sürdürmüştür.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 118 Cevapları
Sivrihisar, o zamanlar Selçuklu Devri’nin küçük fakat şirin bir kasabasıdır. Küçük Nasrettin, minareyi ilk kez burada görmüş, arkadaşlarıyla hamama gitmiş, bahçelerde çağla yolmuştur (…) Nasrettin Hoca, bir zaman sonra öğrenimini ilerletmek amacıyla başşehir Konya’ya yolcu olmuştur.
Nasrettin Hoca, Konya’da bir medreseye yerleşmiş ve öğrenimine başlamıştır. (…) Nasrettin Hoca’nın Konya’da medrese öğrenimini tamamladıktan sonra bir ara gölge kadılığı yaptığını görüyoruz. Gölge kadıları, tecrübeli hâkimlerin yanında çalışan ve bazı küçük davalara bakan kadı adaylarıdır. Odun kıran bir adamın karşısında “Hınk!” diyen birinin oduncudan hak istemesi, veremeyince mahkemeye başvurması, Nasrettin’in bu davayı görürken bir kese parayı şıngırtadarak “Hadi, sen de paraların sesini al!” diye hüküm vermesi, onun kadılık günlerindeki hatıralarından biridir. Bir süre sonra kadılıktan ayrılan üstadı büyük bilgin Seyit Mahmut Hayrani’nin Akşehir’e yerleşmesiyle Konya’yı terk eden ve Akşehir’e göçen Nasrettin Hoca, artık kişiliğini bulmaya ve usta bir sosyolog gözüyle olaylara neşter vurmaya başlar.
Nasrettin Hoca’yı bundan sonra Akşehir’de gösterişsiz yaşayışı içinde, dert çeken, uman, isteyen, efkârlanan, sonunda efkârını bir nüktede boğan bir halk adamı olarak görüyoruz. Bir ziyafete yeni kürkü ile gitmiş, gördüğü itibar üzerine “Ye kürküm ye!” deyişinde insanı yalnızca dış görünüşü ile değerlendiren toplumun, doğuran kazan hikâyesinde aç gözlülüğün Akşehir Gölü’ne yoğurt çalarken “Göl yoğurt tutar mı?” diyenlere karşı “Ya bir tutarsa?”
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 119 Cevapları
cevabındaki gerçek yönleri… Bir gün kürsüye çıkıp da “Ey ahali! Ne söyleyeceğimi biliyor musunuz?” diye sorduğunda çevresindekilerden bazılarının “Biliyoruz.” bazılarının da “Bilmiyoruz.” cevabı vermeleri üzerine “O hâlde bilenler bilmeyenlere öğretsin!..” diyerek kürsüden inmesi, az ders mi insanoğluna?.. Eğitimin temel yapısı, bilenin bilmeyene öğretmesi demek değil midir?
Akşehir’deyken Moğol şehzadesi Keygatu ile aralarında geçen, sonraları yanlışlıkla Timur’a mal edilen olaylar, pek iyi bilinen fil hikâyeleri, Akşehir’de medrese hocalığı yaptığı günlerde tanınmış mollası İmad ve yanından hiç ayırmadığı sevgili eşeği Bozoğlan, Nasrettin Hoca’nın yaşayışında önemini her zaman korumuştur. Eşeğinden düştüğü zaman gülenlere “Ne gülüyorsunuz yahu, düşmeseydim zaten inecektim!” deyişi, yitirdiği eşeğini türkü söyleye söyleye ararken bunun sebebini soranlara “Bir umudum şu dağın ardında, orada da bulamazsam o zaman seyredin bendeki ağıdı.” cevabını vermesi, onun renkli ve çok yönlü hayatının anekdotları arasında yer alır.
Nasrettin Hoca, Akşehir’de evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştır. Onun iki kızından Fatma Hatun’la Dürrü Melek’in mezar taşları son yıllarda bulunmuş ve Akşehir Müzesi’ne kaldırılmıştır.
(…)
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 120 Cevapları
Nasrettin Hoca, yaşının seksene yaklaştığı bir sırada 1284 yılında Akşehir’de ölmüş, mezarı üzerine altı sütuna oturan kubbeli bir türbe yaptırılmıştır. Kubbe’nin altında Nasrettin Hoca’ya ait mermer bir sanduka görülür. Bu sandukanın baş tarafındaki kitabede Hoca’nın ölüm tarihi olan 683 hicri yılı tuhaflık olsun diye ters yazılmıştır. Burada, her yönü açık olan türbeyi kilitleyen Selçuklu devri kilidi bir sembol olarak yer alır.
Nasrettin Hoca’nın ölümü, onun yeniden doğumu olmuştur. Onun toplumun temeline oturan sağlam fikir yapısı, her geçen yılla geçerli olmuş; yüzyıllar onu daha dinç, daha diri yapmış, şöhreti Türkiye sınırlarını da aşarak dünyayı sarmıştır. Nasrettin Hoca bugün tüm insanlığın malıdır.
Akşehirliler çok sevdikleri Nasrettin Hocaları için her yıl temmuz ayında festivaller düzenler. Bu festivaller de bir türlü huzura kavuşamayan dünyamıza iyilik ve mutluluk mesajları yayınlanır Nasrettin Hoca’nın ağzından. Bu arada Akşehir Gölü’ne yoğurt çalmayı da unutmazlar.
Türk büyükleri zincirinin ölümsüz halkası aydın insan Nasrettin Hoca’ya selam olsun.
Mehmet ÖNDER
Anadolu’yu Aydınlatanlar
(Kısaltılmıştır.)
“8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 117-118-119-120 Hecce Yayıncılık” konusunun ders kitabı cevapları videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
Ortaokul 8. Sınıf Türkçe KitabıAtasözleri Üzerine Dinleme Metni Etkinlik CevaplarıSayfa 113,114, 115, 116
8. Sınıf Türkçe Kitabı Atasözleri Üzerine Dinleme Metni Etkinlik Cevapları
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 113, 114, 115, 116 Cevapları” için “Ortaokul 8. Sınıf Türkçe Kitabı Atasözleri Üzerine Dinleme Metni Etkinlik Cevapları” büyük önem taşımaktadır. Bu bölümde, atasözlerinin anlamları ve günlük yaşamdaki yerleri üzerinde durulmuştur. Özellikle Forum MEB 8. Sınıf Türkçe Hecce Yayınları Kitabı Cevapları içinde atasözlerinin toplum üzerindeki etkileri vurgulanarak, öğrencilere dil ve kültür bilinci kazandırılmaya çalışılmıştır.
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 113-114-115-116 Hecce Yayıncılık”
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 113-114-115-116 Hecce Yayıncılık” başlıkları altında yer alan etkinliklerde, dinleme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenmiş, ayrıca öğrencilerin dilin zenginliğini fark etmeleri için metin inceleme çalışmaları yapılmıştır. Bu sayfalardaki sorular, atasözlerinin hayatımıza kattığı derin anlamları tartışmaya açmakta ve öğrencilerin yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 113-114-115-116
Soru : “El el ile, değirmen yel ile” atasözünden ne anlıyorsunuz? Anlatınız.
Cevap:
“El el ile, değirmen yel ile” atasözü, iş birliği ve dayanışmanın önemini vurgular. “El el ile” ifadesi, insanların birbirlerine yardım ederek daha başarılı olabileceklerini, “değirmen yel ile” kısmı ise bazı şeylerin belirli koşullar ve destek olmadan yapılamayacağını anlatır. Yani insanlar bir arada, yardımlaşarak daha büyük işler başarabilirler.
Soru : Metni, not alarak dinleme yöntemiyle dinleyerek metin içerisinde geçen atasözlerini 5. Etkinlik’e yazınız. Dinleme çalışmasının sonunda 5. Etkinlik’e not ettiğiniz atasözlerini arkadaşlarınızın not ettikleriyle karşılaştınırız.
Cevap : Bu etkinliği arkadaşlarınızla birlikte yapmanız gerekmektedir.
1. ETKİNLİK
Soru : Dinlediğiniz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız. Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.
Cevap :
Kelime/Kelime Grubu: Tümce Cümlem: Bu tümceyi doğru yorumladığını düşünüyor musun?
Kelime/Kelime Grubu: İmbik Cümlem: İmbikten damıtılan esanslar saf ve doğal olur.
Kelime/Kelime Grubu: Kanı Cümlem: Kanımca bu film, izleyiciyi derin düşüncelere sevk ediyor.
Kelime/Kelime Grubu: Duyuş Cümlem: Onun duyuş yeteneği diğer insanlara göre çok daha gelişmiş.
Kelime/Kelime Grubu: Yargı Cümlem: Durumu tam olarak anlamadan yargıya varma lütfen.
Kelime/Kelime Grubu: Özgün Cümlem: Yaptığı çalışmalar her zaman özgün ve ilgi çekicidir.
Kelime/Kelime Grubu: Töre Cümlem: Töreler, toplumun geçmişten gelen değerlerini yansıtır.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 114 Cevapları
2. ETKİNLİK
Soru : Aşağıdaki soruları dinlediğiniz metne göre cevaplayınız.
1. Atasözünün sözlük anlamı nedir?
Cevap:
Atalarımızın uzun yıllar boyunca edindikleri tecrübeler ve gözlemler sonucunda oluşturdukları, öğüt verici ve bilgece sözlerdir. Kısa, özlü, kalıplaşmış ve toplum tarafından kabul görmüş bir yapıya sahiptirler.
2. Deyimlerle atasözlerinin ortak özelliği nedir?
Cevap:
Hem deyimler hem de atasözleri belirli bir kalıba oturmuş ve değiştirilemez ifadelerdir.
3. Atasözlerinin söz dizimi neden değiştirilemez?
Cevap:
Atasözlerinin sözdizimi değiştirilirse, anlamı ve özgün yapısı bozulur, bu da atasözünün etkisini yitirir.
4. Atasözleri nasıl ortaya çıkmış?
Cevap:
İlk başta bir kişi tarafından söylenmiş, insanlar tarafından benimsenmiş ve kullanıldıkça kalıplaşmıştır. Kullanım sırasında ufak değişikliklere uğrayarak bugünkü halini almıştır.
5. Metinde bu zamana kadar duymadığınız atasözleri var mı? Açıklayınız.
Cevap:
“Acıklı başta akıl olmaz.” atasözünü ilk kez duyuyorum.
3. ETKİNLİK
Soru : Dinlediğiniz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.
Cevap:
Metnin Konusu: Atasözlerinin kökeni, anlamları ve yapısal özellikleri.
Metnin Ana Fikri: Atasözlerinin anlam taşıyan, önemli sözler olması ve korunması gereken bir dil zenginliği olduğudur.
4. ETKİNLİK
Soru : Dinlediğiniz metinle ilgili aşağıdaki formda verilen ölçütlerden doğru olanlar için
“Evet”, yanlış olanlar için “Hayır” yazan kutuyu işaretleyiniz. Formu doldurduktan sonra
dinlediğiniz metinle ilgili görüşlerinizi yazınız.
Cevap:
(Hayır) Yazar, metne kişisel düşüncelerini katmıştır. (Evet)Dinlediğim metin, bilgilendirici türde bir metindir. (Evet)Yazar; yer, zaman ve şahıs öğelerine yer vermemiştir. (Evet)Neden-sonuç, amaç-sonuç ve benzetme cümlelerine yer vermiştir. (Evet)Sade ve anlaşılır cümlelere yer vermiştir.
Metinle İlgili Görüşlerim
Cevap: Ali Püsküllüoğlu tarafından kaleme alınan bu metin, atasözleri ve deyimlerin anlamlarını açıklayan ve örneklerle destekleyen bir çalışmadır. Dil açısından sade ve anlaşılır bir üslup kullanıldığı için, okuyucuların konuyu kolaylıkla kavramasına yardımcı olmaktadır.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 115 Cevapları
5. ETKİNLİK
Soru : Metni dinlerken not ettiğiniz atasözlerinin anlamını TDK Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’den bularak aşağıya yazınız.
Cevap:
Atasözü: Acıklı başta, akıl olmaz. Anlamı: Büyük sorunlar yaşayan kişiler, mantıklı düşünme yetisini kaybedebilir ve normalde yapmayacakları hatalı davranışlarda bulunabilirler.
Atasözü: Acından kimse ölmemiş. Anlamı: İnsan ne kadar zor durumda olursa olsun, bir şekilde yaşamını sürdürecek bir çözüm bulur; aç kalacak kadar çaresiz olmaz.
Atasözü: Bir ağaçta gül de biter, diken de. Anlamı: Aynı aile ya da topluluk içinde hem iyi hem de kötü karakterde insanlar bulunabilir.
Atasözü: Fazla mal göz çıkarmaz. Anlamı: Elinde fazla mal bulundurmak, her zaman faydalıdır çünkü beklenmedik bir zamanda bu malların bir şekilde kullanımı olur.
Atasözü: Bakmakla usta olunsa kediler kasap olurdu. Anlamı: Sadece gözlem yapmak yetmez, bir işi öğrenmek için deneyim kazanmak, o işi fiilen yapmak gerekir.
Atasözü: Bir ağızdan çıkan bin ağza yayılır. Anlamı: Gizli tutulması istenen bir şey bir kez söylenirse, hızla yayılır ve herkes tarafından duyulabilir.
Atasözü: Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır. Anlamı: Bir babanın işlediği yanlış veya hataların olumsuz sonuçlarını genellikle çocukları yaşar.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 116 Cevapları
6. ETKİNLİK
Soru : Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. Cümlelerin yüklemi sondaysa cümlenin yanına “kurallı cümle”, başta ya da ortadaysa “devrik cümle” yazınız. Yüklemi olmayana ise “eksiltili cümle” yazınız.
Cevap:
Birkaç sözcükle kurulu olanlar olduğu gibi uzun bir cümle biçiminde olanlar da vardır. (kurallı cümle)
Acından ölmemiş kimse. (eksiltili cümle)
Görüldüğü üzere bu durumlarda genellikle eş anlamlılar ya da yakın anlamlılar kullanılmaktadır. (kurallı cümle)
Gün eksilmesin penceremden. (eksiltili cümle)
Ayrıca kimi atasözümüzün bölgelere göre değişik biçimler aldığı da olur. (kurallı cümle)
Üstünde yıllanmış bir ceket, altında ise yamalı bir pantalon (eksiltili cümle)
Soru : Yukarıda yaptığınız çalışmadan yararlanarak kurallı, devrik ve eksiltili cümleler arasındaki farkları söyleyiniz.
Cevap:
Kurallı cümleler, özne, yüklem, tümleç gibi cümle öğelerinin dilbilgisel kurallara uygun şekilde sıralandığı cümlelerdir. Yüklem cümlenin sonunda yer alır. Örneğin, “Birkaç sözcükle kurulu olanlar olduğu gibi uzun bir cümle biçiminde olanlar da vardır.”
Devrik cümleler, yüklemin cümlenin sonunda olmadığı, cümle öğelerinin alışılmış sıranın dışında kullanıldığı cümlelerdir. Yüklem genellikle başta ya da ortada yer alır.
Eksiltili cümleler, yüklemi eksik olan, tamamlanmamış cümlelerdir. Cümlenin anlamı verilmiştir, ancak yüklem söylenmemiştir. Örneğin, “Acından ölmemiş kimse.”
7. ETKİNLİK
Soru : Sınıfınızda “Keskin sirke küpüne zarar.” atasözünün anlamıyla ilgili bir konuşma yapınız.
Konuşmanızda ikna etme stratejisini uygulayınız. Fikirlerinizin arkadaşlarınız tarafından kabul edilmesini sağlamak için fikirlerinizi destekleyen kaynaklardan, güvenilir delillerden ve verilerden yararlanınız.
Cevap:
Sevgili arkadaşlar,
“Keskin sirke küpüne zarar.” atasözü, öfkenin ve aşırı tepkilerin en çok kişiye kendisine zarar verdiğini anlatır. Sürekli öfkeli olan bir insan, çevresine zarar verdiği kadar kendi ruhsal ve fiziksel sağlığını da tehlikeye atar. Bilimsel araştırmalar, öfkenin kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi sorunlara yol açtığını gösteriyor. Ayrıca, aşırı tepkiler sosyal ilişkilerimizi de bozabilir.
Bu nedenle, öfke ile hareket etmek yerine sakin kalmak hem kendimize hem de çevremize daha fazla fayda sağlar. Atasözü bize sabırlı olmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
8. ETKİNLİK
Soru : Yandaki karikatürü inceleyiniz. Çizerin bu karikatürde ne anlatmak istediğini “duyulardan hareketle yazma” yöntemini kullanarak defterinize yazınız. Yazdığınız metni zenginleştirmek amacıyla atasözü, deyim ve özdeyişler kullanınız.
Karikatürde, iki kişinin kafasından çıkan ve birbirine karmaşık şekilde yönelen oklar yer almaktadır.
“Dilin söylediği bir söz, yaydan fırlayan ok gibidir. Atılan ok geri dönmez.” atasözüyle birlikte ele alındığında, bu karikatür sözlerin ve düşüncelerin ne kadar güçlü ve kalıcı olabileceğine vurgu yapmaktadır.
Söylenen bir söz, fırlatılan bir ok gibi geri alınamaz ve söylediğimizde etkisi kalıcı bir şekilde devam eder.
“8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 113-114-115-116 Hecce Yayıncılık” konusunun ders kitabı cevapları videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
Ortaokul 8. Sınıf Türkçe KitabıErgenekon Destanı Metni Etkinlik CevaplarıSayfa 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113
8. Sınıf Türkçe Kitabı Ergenekon Destanı Metni Etkinlik Cevapları
8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113 Cevapları kapsamında, öğrenciler Türk destanlarını ve tarihî hikayeleri inceleyerek milli kültürün temel yapı taşlarını keşfederler. Bu sayfalarda, Ortaokul 8. Sınıf Türkçe Kitabı Ergenekon Destanı Metni Etkinlik Cevapları ile Türk milletinin destansı hikayesi olan Ergenekon Destanı’nı derinlemesine analiz ederler.
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 104-108-109-110-111-112 Hecce Yayıncılık”
Forum MEB 8. Sınıf Türkçe Hecce Yayınları Kitabı Cevapları, bu metinlerde öğrencilerin destanlardaki sembolik anlatımları, tarihsel olayları ve milli kimliği nasıl ele alabilecekleri üzerine sorular ve cevaplar sunar. 8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 104-108-109-110-111-112 Hecce Yayıncılık, Ergenekon Destanı gibi Türk tarihine ışık tutan önemli eserleri inceleme fırsatı tanıyarak, öğrencilerin tarihi ve kültürel bilincini artırmayı hedefler.
8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 104-108-109-110-111-112
Soru : Sizi çok etkileyen bir olayla ilgili yazı yazmak ister misiniz? Yazarsanız hangi türü tercih edersiniz? Neden?
Cevap :
Evet, beni çok etkileyen bir olayla ilgili yazı yazmak isterim. Tercih edeceğim tür öykü olurdu.
Çünkü öykü, olayları daha detaylı ve canlı bir şekilde anlatmama olanak sağlar. Karakterlerin duygularını, olayın geçtiği ortamı ve yaşanan gelişmeleri okuyucuya hissettirmek için en uygun tür olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, öyküde hem gerçek hem de kurgu unsurları birleştirerek daha etkileyici ve düşündürücü bir anlatım oluşturabilirim.
Soru : Metni özetleyerek okuma stratejisine uygun olarak okuyunuz. Bunun için metni
türünün özelliklerine ve noktalama işaretlerine dikkat ederek sessiz okuyunuz. Sessiz
okuma sırasında aşağıdaki soruları cevaplayınız
1. Metinde anlatılan olay nedir?
Cevap :
Metinde Gök-Türklerin düşmanlarıyla savaşı, yenilgiye uğramaları ve daha sonra Ergenekon denilen bir yere sığınmaları anlatılmaktadır. Gök-Türkler yıllarca bu yerde çoğalmış, ancak zamanla sığmamışlar ve bir demir madeni eriterek dışarı çıkmışlardır. Dışarı çıkmalarının ardından düşmanlarıyla yeniden savaşarak zafer kazanmışlardır.
2. Metindeki karakterler kimlerdir?
Cevap :
Metindeki karakterler Gök-Türk Hanı İl Han, onun oğlu Kayan, yeğeni Tukuz ve Gök-Türklerin padişahı Börte Çene’dir.
3. Metinde anlatılan olay ne zaman, nerede geçmektedir?
Cevap :
Olay, Gök-Türklerin Ergenekon denilen bir yere sığındıktan dört yüz yıl sonra geçmektedir. Olaylar Ergenekon’da ve Gök-Türklerin eski yurtlarında yaşanmaktadır.
4. Metnin serim, düğüm ve çözüm bölümünde neler anlatılmaktadır?
Cevap :
Serim: Gök-Türkler ve düşmanları arasında savaş başlar, Gök-Türkler ilk başta üstün gelir, ancak daha sonra bir hileye kurban giderler ve düşmanlarına yenilirler.
Düğüm: Gök-Türkler yenildikten sonra Ergenekon’a sığınır, burada çoğalarak yaşamaya devam ederler. Ancak zamanla Ergenekon’a sığmaz hale gelirler ve buradan çıkma kararı alırlar.
Çözüm: Bir demir madeni eritilerek Ergenekon’dan çıkış yolu bulunur. Gök-Türkler dışarı çıkıp eski düşmanlarıyla savaşır ve zafer kazanarak öçlerini alırlar.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 108 Cevapları
1. ETKİNLİK
Soru : Harfleri karışık verilen kelime veya kelime gruplarını sözlük anlamından da yararlanarak yazınız.
Cevap :
Hendek: Geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur.
Çadır: Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak.
Madenî: Madenle ilgili veya madene özgü olan; madensel, metalik.
Kutsal: Dini bir özelliği olan, saygı duyulan ve yüce görülen.
Kıskaç: Bir şeyi tutup sıkıştırmaya yarayan kerpeten, pense vb. araç.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 109 Cevapları
2. ETKİNLİK
Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.
1. Metinde birlik ve beraberliği sağlamak için yapılanlar nelerdir?
Cevap :
Birlik ve beraberliği sağlamak için Türkler düşmanla savaş öncesinde çadırlarını ve sürülerini bir araya toplayarak etrafına hendek kazmış, hep birlikte düşmanlarına karşı direnmişlerdir. Daha sonra, Ergenekon’a sığındıklarında da bir araya gelip çoğalmışlar ve dışarı çıkmak için ortak bir çözüm bulmuşlardır.
2. Türkler savaşta neden yenilmiştir?
Cevap :
Türkler savaşta, düşmanlarının hile yapması nedeniyle yenilmiştir. Düşman, savaştan kaçıyormuş gibi davranıp Türkleri peşine düşürdükten sonra geri dönerek ani bir saldırı yapmıştır.
3. Savaştan kurtulan Türkler kimlerdir ve nasıl bir yere yerleşmişlerdir?
Cevap :
Savaştan kurtulan Türkler, İl Han’ın oğlu Kayan ve yeğeni Tukuz’dur. Bu iki kişi, dağların içinde, insan yolu düşmeyen, suları, otları ve meyve ağaçları bol olan Ergenekon adlı bir yere yerleşmişlerdir.
4. Ergenekon’dan çıktıktan sonra Börtü Çene ve Gök-Türkler neler yapmıştır?
Cevap :
Ergenekon’dan çıktıktan sonra Börte Çene, tüm illere elçi göndererek Gök-Türklerin yeniden ortaya çıktığını bildirmiştir. Ardından eski düşmanlarına karşı savaşmış ve zafer kazanarak öçlerini almıştır.
5. Türklerin dağdan çıktıkları ve her gün bayram olarak kutlanan gün, hâlâ kutlanmaktadır. Yukarıdaki metinde söz edilen günün hangi gün olabileceğini tahmin edebilir misiniz? Tahminlerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Cevap :
Metinde bahsedilen gün, Türklerin demir dağdan çıkıp Ergenekon’dan kurtuldukları gün olarak anlatılmaktadır. Bu gün, Nevruz Bayramı olarak kutlanmaktadır. Nevruz, doğanın uyanışını ve yeni başlangıçları temsil eden bir bayramdır.
3. ETKİNLİK
Soru : “www.eba.gov.tr” genel ağ adresinden “Ergenekon Destanı”nın sesli anlatımını dinleyiniz. Okuduğunuz metin ile dinlediğiniz metni kahramanlar, mekân, zaman ve olay yönünden karşılaştırınız. Tespit ettiğiniz benzer ve farklı yönleri aşağıya yazınız.
Cevap :
Okuduğunuz metin ile sesli anlatımda, kahramanlar, mekân ve olaylar genel olarak benzerlik göstermektedir. Her iki metinde de Gök-Türklerin düşmanlarıyla savaşmaları, yenilmeleri ve Ergenekon’a sığındıktan sonra demir dağdan çıkmaları anlatılmaktadır.
Farklılık olarak, sesli anlatımda kahramanların bazı kişisel özelliklerine daha fazla vurgu yapılmış olabilir ve olayların akışı daha dramatik bir şekilde sunulmuş olabilir. Mekân olarak Ergenekon her iki metinde de doğa harikası bir yer olarak tanımlanırken, zaman açısından olayların geçtiği dönemlerde net bir farklılık gözlenmemektedir.
4. ETKİNLİK
Soru : Aşağıdaki soruları cevaplayarak okuduğunuz metnin türünü belirleyiniz.
1. Metinde bir toplumu ya da milleti derinden etkilemiş bir olay mı anlatılmaktadır?
Cevap :
Evet, metinde Gök-Türklerin düşmanlarıyla yaptıkları savaş, yenilgileri ve ardından Ergenekon’a sığınarak oradan çıkmaları anlatılmaktadır. Bu olay, Türk milletinin tarihini derinden etkileyen bir olay olarak kabul edilmektedir.
2. Metinde abartılı, olağanüstü unsurlar bulunmakta mıdır?
Cevap :
Evet, metinde olağanüstü unsurlar bulunmaktadır. Örneğin, Türklerin demirden bir dağı eriterek çıkmaları ve bu olayın bir bayram olarak kutlanması abartılı ve olağanüstü unsurlar arasında yer almaktadır.
Metnin Türü: Bu özelliklerden yola çıkarak, metnin destan türünde olduğunu söyleyebiliriz. Destanlar, bir milletin kahramanlıklarını ve geçmişte yaşadığı önemli olayları abartılı ve olağanüstü unsurlarla birlikte anlatan uzun şiirsel ya da düz anlatılardır.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 110 Cevapları
5. ETKİNLİK
Soru : Yukarıdaki örneklerden yararlanarak okuduğunuz metinde amaç-sonuç, neden-sonuç ve koşul ilişkisi içeren cümleler bularak aşağıya yazınız.
Cevap :
Amaç-Sonuç Cümlesi:
Dağın demirini eriterek bir yol oluşturmak için odun ve kömür dizdiler.
Gök-Türkler, demir dağı eritip dışarı çıkmak amacıyla yetmiş yerde körük kurdular.
Neden-Sonuç Cümlesi:
Düşmanlar, Türklerin çadırlarını yağmaladılar, çünkü savaşı kazanmışlardı.
Gök-Türkler dört yüz yıl boyunca Ergenekon’da yaşadılar, çünkü oradan çıkacak bir yol bulamıyorlardı.
Koşul Cümlesi:
Eğer dağların arasından bir yol izleyip bulamazsak, burada kalmaya devam edeceğiz.
Eğer demir dağı eritip bir yol bulmazsak, dışarı çıkamayacağız.
6. ETKİNLİK
Soru : Yukarıdaki örnekten yararlanarak okuduğunuz metinde abartma sanatı içeren cümleleri tespit ederek aşağıya yazınız.
Cevap :
“Türk illerinde Gök-Türk oku ötmeyen, Gök-Türk kolu yetmeyen bir yer yoktu.”
Bu cümlede Gök-Türklerin her yere hakim olduğu abartılarak anlatılmıştır.
“Türkler, düşmanları öldüre öldüre çadırlarına geldiler. Çadırlarını mallarını öyle aldılar ki bir ev kurtulmadı.”
Düşmanların Türklerin çadırlarına tamamen hakim olduğu ve hiçbir şeyin kurtulmadığı abartılı bir şekilde ifade edilmiştir.
“O yeri görünce Tanrı’ya şükürler kıldılar.”
Ergenekon’da buldukları yeri aşırı olumlu ve abartılı bir şekilde Tanrı’ya şükrederek tarif etmeleri, yerin güzelliğini vurgulamak için abartma sanatını kullanmaktadır.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 111 Cevapları
7. ETKİNLİK
Soru : Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. Cümlelerden yüklemi isim ya da isim soylu kelime olanların altına “isim cümlesi”, fiil olanların altına “fiil cümlesi” yazınız.
Cevap :
Padişahın Hasan adında cömert, iyi yürekli bir veziri vardır. (İsim cümlesi)
Bizim için kocaman bir pasta yapmış. (Fiil cümlesi)
Toplantının bu kadar uzamasına şaşırdım. (Fiil cümlesi)
Şairin kullandığı kelimeler gerçekten çok farklıydı. (İsim cümlesi)
Konuşurken beden dilimi etkili bir biçimde kullandım. (Fiil cümlesi)
Türk milleti misafirperverdir. (İsim cümlesi)
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 112 Cevapları
8. ETKİNLİK
Soru : “Ergenekon Destanı” adlı metni okuduktan sonra anlamını öğrendiğiniz kelimeleri kullanarak metinde geçen kültürel unsurları anlatan bilgilendirici bir metin hazırlayınız. Hazırladığınız metinden yararlanarak sınıfınızda bu kültürel unsurlarla ilgili bir konuşma yapınız.
Konuşmanız sırasında beden dilinizi etkili kullanmaya özen gösteriniz. Beden dilini etkili kullanmanın konuşmacının vermek istediği sözlü olmayan mesajları iletmeyi kolaylaştıracağını unutmayınız. Konuşmalarınızda kelimeleri anlamlarına uygun kullanmaya özen gösteriniz.
Cevap :
Ergenekon Destanı ve Kültürel Unsurlar
“Ergenekon Destanı”, Türk milletinin tarihî ve kültürel mirasını yansıtan önemli bir eserdir. Metinde geçen bazı kültürel unsurlar:
Kahramanlık: Türklerin birlik içinde düşmanlarına karşı cesaretle savaştığını gösterir.
Doğa ile Yaşam: Destanda yer alan doğal güzellikler, Türklerin doğaya olan bağlılıklarını simgeler.
Demircilik: Demirin eritilmesi, Türklerin zanaatkarlık ve sanatsal yeteneklerini vurgular.
Aile Bağları: Kayan ve Tukuz karakterleri, Türk toplumunda aile ve soy bağlarının önemini gösterir.
Bayram Geleneği: Ergenekon’dan çıkış günü, Türklerin geçmişe bağlılıklarını ve geleneklerine saygılarını simgeler.
Bu unsurları etkili bir beden diliyle sunarak, Türk kültürünün zenginliğini sınıf arkadaşlarınıza anlatabilirsiniz.
9. ETKİNLİK
Soru : Destanlarla ilgili bir araştırma yapınız.
Araştırma sırasında yararlandığınız bilgi kaynaklarının adı, yazarı, basım yılı, basım yeri, yayınevini; genel ağ üzerinden yaptığınız araştırmalar için de genel ağ adresi, genel ağ adresine erişim tarihini aşağıya not ediniz. Araştırma sonucunda edindiğiniz bilgileri yazılı hâle getirmeden önce bir taslak hazırlayınız. Taslağınızda giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine yer vermeniz gerektiğini unutmayınız.
Hazırladığınız taslağa bağlı kalarak metninizi dosya kâğıdına yazınız. Metni hazırlarken yararlandığınız kaynakları, metnin sonunda oluşturacağınız kaynakça bölümüne alfabetik sırayla yazınız.
Yılmaz, Ahmet. Destan ve Efsaneler. 2015, Ankara: Türk Kültür Yayınları.
Metin Örneği
Destanlar: Türk Kültürünün Ayna
Destanlar, bir milletin tarihini, kültürünü ve değerlerini yansıtan önemli edebi eserlerdir. Türk destanları, zengin bir kültürel mirasın parçasıdır ve Türk milletinin kahramanlık hikâyelerini, doğayla olan ilişkisini ve geleneklerini aktarmaktadır.
Türk destanlarının temaları genellikle kahramanlık, doğa ve gelenekler üzerinedir. Örneğin, Ergenekon Destanı Türk milletinin zor zamanlarda nasıl birleşip mücadele ettiğini anlatırken, Oğuz Kağan Destanı ise kahramanlık ve liderlik temasını işler. Bu destanlar, ağızdan ağıza aktarılmış ve zamanla yazılı hale getirilmiştir. Yazılı edebiyatın gelişimiyle birlikte, destanların önemi artmış ve Türk kültürünün temel taşları haline gelmiştir.
Sonuç olarak, destanlar Türk kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Günümüzde bu destanlar, geçmişe olan bağlılığımızı ve Türk milletinin değerlerini yaşatmaktadır. Destanların yalnızca tarihi birer belge değil, aynı zamanda ulusal kimliğimizin de önemli bir unsuru olduğu unutulmamalıdır.
“8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 104-108-109-110-111-112 Hecce Yayıncılık” konusunun ders kitabı cevapları videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
Ortaokul 8. Sınıf Türkçe KitabıTürkiye’m Metni Etkinlik CevaplarıSayfa 98, 99, 100, 101, 102, 103
8. Sınıf Türkçe Kitabı Türkiye’m Metni Etkinlik Cevapları
8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98, 99, 100, 101, 102, 103 Cevapları ile öğrenciler, dil becerilerini geliştirme fırsatı bulurlar. Bu sayfalarda yer alan etkinlikler, öğrencilerin okuduğunu anlama ve metinleri doğru analiz etme becerilerini artırmayı hedefler. Ortaokul 8. Sınıf Türkçe Kitabı Türkiye’m Metni Etkinlik Cevapları, Türkiye’nin doğal ve kültürel zenginliklerini anlatan bir metin ile öğrencilerin milli değerleri tanımalarını sağlar.
“8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98-100-101-102-103 Hecce Yayıncılık”
Forum MEB 8. Sınıf Türkçe Hecce Yayınları Kitabı Cevapları, öğrencilerin metin analizlerini derinlemesine yapmalarına yardımcı olur. 8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98-100-101-102-103 Hecce Yayıncılık, öğrencilere, metin inceleme, dil bilgisi soruları yanıtlama ve okuma becerilerini geliştirme gibi fırsatlar sunar.
8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 98-99-100-101-102-103
Soru : Yaşadığınız şehrin tarihî ve doğal güzelliklerini araştırınız. Araştırma sonucunu arkadaşlarınızla paylaşınız.
Cevap :
İstanbul:
İstanbul, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle dünyanın en etkileyici şehirlerinden biridir. Tarihi yarımadada yer alan Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii gibi yapılar Osmanlı ve Bizans dönemlerinin izlerini taşır. Ayrıca, Yerebatan Sarnıcı ve Galata Kulesi gibi yapılar, şehrin geçmişine ışık tutar. Doğal güzellikleri arasında Boğaziçi ve Adalar özellikle öne çıkar. Boğaz’ın kıyısında yapılan yürüyüşler ve deniz manzarası, şehrin eşsiz atmosferini sunar.
Ankara:
Ankara, Türkiye’nin başkenti olmasının yanı sıra tarihi dokusuyla da dikkat çeker. Anıtkabir, Atatürk’ün anıt mezarı olarak hem manevi hem de tarihî bir değere sahiptir. Ankara Kalesi ve Roma Hamamı gibi antik yapılar şehrin geçmişine dair izler taşır. Ayrıca, Atatürk Orman Çiftliği ve Eymir Gölü gibi doğal alanlar, şehrin sakin ve yeşil yüzünü gösterir.
İzmir:
İzmir, Ege’nin incisi olarak bilinir ve hem tarihi hem de doğal zenginliklere sahiptir. Efes Antik Kenti ve İzmir Saat Kulesi tarihi güzellikler arasında öne çıkar. Kordon Boyu ve Çeşme gibi doğal güzellikler ise deniz ve doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenlerin tercihidir. Şirince Köyü gibi yerler hem tarihi hem de doğal atmosferiyle ilgi çeker.
Soru : Şiiri türün özelliklerine dikkat ederek sessiz okuyup vurgu ve tonlamaları belirleyiniz. Ardından şiiri sesli okuyunuz ve ezberlemeye çalışınız.
Cevap :
Türkiye’m
Seni boydan boya sevmişim,
Ta Kars’a kadar Edirne’den.
Toprağını, taşını, dağlarını
Fırsat buldukça övmüşüm.
Sen vatanımsın, ekmeğimsin
Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca..
Zonguldak’ta 63 numara
Nazlı sahiller Akdeniz’de.
Sevdasın, ciğerlerimde parça parça
Yarı kalmış dileğimsin…
Sen Koçhisar’da tuzum,
Sille’de kızım..
Çift kulaklı Sürmene bıçağı belimde.
Varmışım çiğ köfte yemeye Adana’ya
Dadaloğlu’ndan bir koçaklama dilimde:
– Şu yalan dünyaya geldim geleli..
Hey vatanım, bacım, sağdıcım, emmim
Senden bir yara her yerimde.
Desteye güreşmişim Kırkpınar’da.
Durmuş da yorgunluk çıkarmışım,
Bir akşam vakti
Dört bardak kıtlama çayla Erzurum’da..
Ardahan’a varmışım yollar uzamış
Bel vermiş, yol vermemiş dağlar.
(…)
Seni boydan boya sevmişim.
Ta Edirne’ye kadar Kars’tan.
Taşını, toprağını, yiğidini,
Fırsat buldukça övmüşüm…
Turgut UYAR Türkiye’m (Kısaltılmıştır.)
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 100 Cevapları
1. ETKİNLİK
Soru : Bulmacanın altında anlamları verilen kelimeleri bularak bulmacayı çözünüz.
Cevap :
Herhangi bir şey için en uygun zaman, uygun durum veya şart: Fırsat
Halk edebiyatında biçimi ne olursa olsun, konusu yiğitlik, savaş, kahramanlık olan veya bir kahramanı öven, kahramanlık duygularını canlandıran şiir: Koçaklama
Düğünde gelin veya damada kılavuzluk eden kimse: Sağdıç
Amca: Dayı
Demet: Deste
2. ETKİNLİK
Soru : Aşağıdaki soruları okuduğunuz şiire göre cevaplayınız.
1. Şiirde hangi yerlerden bahsedilmektedir?
Cevap:
Şiirde Edirne, Kars, Zonguldak, Akdeniz, Koçhisar, Sille, Sürmene, Adana, Erzurum, Ardahan ve Kırkpınar gibi Türkiye’nin farklı bölgelerinden bahsedilmektedir.
2. “Sen vatanımsın, ekmeğimsin,/Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca…” dizeleri ile
şair ne anlatmak istemektedir?
Cevap:
Şair bu dizelerde vatanı bir ekmek gibi değerli, hayatın temel bir unsuru olarak görmektedir. Aynı zamanda vatan, zafere giden yolun simgesi olarak betimlenmiştir; yıllarca süren bir mücadele ve kazanımla özdeşleştirilmektedir.
3. Siz şairin yerinde olsaydınız ülkemizin hangi güzelliklerini överdiniz?
Cevap:
Eğer ben şairin yerinde olsaydım, ülkemizin doğal güzelliklerinden Pamukkale’nin beyaz travertenlerini, Kapadokya’nın peri bacalarını, Karadeniz’in yemyeşil yaylalarını ve İstanbul’un tarihi dokusunu överdim.
4. “Nazlı sahiller Akdeniz’de” dizesinde hangi söz sanatı kullanılmıştır? Nedeniyle
açıklayınız.
Cevap:
Bu dizede kişileştirme sanatı kullanılmıştır. “Nazlı” kelimesi, genellikle insanlar için kullanılan bir niteliktir, burada ise sahiller nazlı olarak betimlenmiş ve onlara insana özgü bir özellik yüklenmiştir.
5. Şiirde geçen şehirler neleriyle meşhur olmuştur? Açıklayınız.
Cevap:
Zonguldak: Kömür madenleri ile meşhurdur.
Koçhisar: Tuz gölü ve tuz üretimi ile bilinir.
Sürmene: El yapımı bıçakları ile ünlüdür.
Adana: Çiğ köftesi ve zengin yemek kültürüyle tanınır.
Erzurum: Kış sporları ve kıtlama çayı ile bilinir.
Kırkpınar: Geleneksel yağlı güreşleri ile ünlüdür.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 101 Cevapları
3. ETKİNLİK
Soru : Okuduğunuz şiirin konusunu ve ana duygusunu aşağıya yazınız.
Cevap :
Konu: Türkiye’nin çeşitli şehirleri, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleri.
Ana Duygu: Şairin vatan sevgisi ve ülkesine duyduğu derin bağlılık.
4. ETKİNLİK
Soru : Okuduğunuz şiire uygun yeni başlıklar bularak bu başlıkları aşağıya yazınız.
Cevap :
“Vatan Sevgisi”
“Anadolu’nun Güzellikleri”
“Yurdun Her Köşesi”
“Türkiye’nin Renkleri”
5. ETKİNLİK
Soru : Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini inceleyiniz. Yüklemi oluşturan fiillerin etken mi edilgen mi olduklarını altına örnekteki gibi yazınız.
Cevap :
Tüm parasını kitap almak için harcadı.
Yüklem: harcadı Etken
Soru : Yazdığınız cümlelerde anlam bakımından nasıl bir farklılık vardır? Aşağıya yazınız.
Cevap :
Etken cümlelerde fiili yapan kişi ya da varlık bellidir. “Harcamak” ve “yer vermek” gibi fiillerde özne açıktır ve bir eylemi gerçekleştirir.
Ancak edilgen cümlelerde fiilin kimin tarafından yapıldığı belirsizdir. Örneğin, “işitilir” ve “sulandı” fiillerinde işi yapan kişi belirtilmemiştir, daha çok eylemin kendisi vurgulanmıştır.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 102 Cevapları
6. ETKİNLİK
Soru : Sınıfınızda “ülkemizin tarihî ve doğal güzellikleri” konulu hazırlıklı bir konuşma yapınız. Konuşmanızı aşağıdaki ölçütlere göre değerlendiriniz.
Cevap :
Sevgili arkadaşlar,
Bugün sizlere ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerinden bahsetmek istiyorum. Türkiye, zengin tarihi geçmişi ve eşsiz doğasıyla dünyanın en güzel ülkelerinden biridir. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklarda her köşede farklı bir hikaye, kültürel miras saklıdır.
Tarihi Güzellikler: İstanbul’da Ayasofya ve Topkapı Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun ihtişamını yansıtan en önemli tarihi eserlerdir. Ayrıca, Efes Antik Kenti gibi antik dünyanın harikaları da Anadolu’nun tarihî derinliğini gözler önüne serer. Kapadokya’daki peri bacaları ve yer altı şehirleri de tarihin ve doğanın buluştuğu büyüleyici mekânlardır.
Doğal Güzellikler: Ülkemiz, coğrafi olarak çok çeşitli doğal güzelliklere sahiptir. Pamukkale’nin beyaz travertenleri, Van Gölü’nün mavi suları ve Karadeniz’in yemyeşil yaylaları doğanın insanlara sunduğu mucizelerden sadece birkaçıdır. Akdeniz ve Ege kıyıları, hem deniz tatili yapmak isteyenlerin hem de doğa yürüyüşü meraklılarının uğrak yerleridir.
Bu güzellikler, korunmayı ve gelecek nesillere aktarılmayı hak eden değerlerimizdir. Tarihî ve doğal mirasımıza sahip çıkmak, bizlerin en büyük sorumluluklarından biridir.
Teşekkür ederim.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 103 Cevapları
7. ETKİNLİK
Soru : Ders kitabınızın 103. sayfasındaki afişleri inceleyiniz. Siz de dosya kâğıdına yaşadığınız şehrin kültürel özelliklerini tanıtan bir afiş hazırlayınız. Afişinizi hazırlarken uygulayacağınız işlem basamaklarını maddeler hâlinde aşağıya yazınız. Hazırladığınız afişi sınıf panosuna asınız.
Cevap :
“8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 102 Cevapları”
“8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 98-100-101-102-103 Hecce Yayıncılık” konusunun ders kitabı cevapları videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
Ortaokul 8. Sınıf Türkçe KitabıAnadolu’da Tuzun da Bir Sözü Var Serbest Okuma Metni Etkinlik CevaplarıSayfa 41, 42, 43
8. Sınıf Türkçe Kitabı Anadolu’da Tuzun da Bir Sözü Var Serbest Okuma Metni Etkinlik Cevapları
8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 41, 42, 43 bölümleri, öğrencilerin farklı metin türlerini anlamalarına yardımcı olan etkinlikler içermektedir. Bu sayfalarda yer alan materyaller, okuma alışkanlıklarını geliştirmek ve dil bilgisi kurallarını pekiştirmek amacıyla titizlikle hazırlanmıştır. Ayrıca, 8. Sınıf Türkçe Kitabı Hecce Yayıncılık serisi, öğrencilerin çeşitli edebi eserlerle tanışmalarını sağlarken, dil becerilerini de zenginleştirir.
“8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 41-42-43 Hecce Yayıncılık”
Bu kitapta bulunan Ortaokul 8. Sınıf Türkçe Kitabı Cevapları sayesinde, öğrenciler metinleri daha iyi anlama ve derinlemesine analiz etme fırsatı bulmaktadır. “Anadolu’da Tuzun da Bir Sözü Var” adlı serbest okuma metni etkinlikleri, öğrencilerin kültürel miraslarını keşfetmelerini sağlar. 8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 41-42-43 etkinlikleri, dil becerilerini geliştirme sürecinde önemli bir rol oynar ve öğrencilerin düşünme yeteneklerini destekler.
8. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 41-42-43
Anadolu’da Tuzun da Bir Sözü Var
İnsanların ekmek gibi su gibi vazgeçemeyeceği günlük ihtiyaçlarından biri de tuzdur. Anadolu’da “Tuzsuz aş, ağrısız baş olmaz ” derler. Yalnız asm tadı tuzu değil, hayatın da tadı tuzu olmalıdır. Anadolu’da evlenme gelenekleri arasında yeni evlilerin yastığının alıma şeker ve tuz koymalarının manası bu olsa gerek. Anadolu insanı konuğuna tatlıdan önce tuzlu ikram eder. Ağız tadı tuzuyla tamamlansın diye.
Tuzu, ilk çağlarda, Türklerin keşfettiğini, dünyaya Türklerin tanıttığını tarih yazar. Söylentilere göre tuzlu bir bölgede keklik avlayan bir avcı, oracıkta çalı çırpı yakarak avını kızartmış, bir budunu kopartıp ağzına atacağı sırada but elinden düşmüş, tuzlara belenmiş. Avcı, budu yerden alarak atmış ağzına. Değişik, hoş bir tat bulmuş avında… Öteki budu koparmış, onu da yemiş ama ilkinin tadı başka. O zaman anlamış tuzun varlığım. O günden sonra tuz, bütün yiyeceklerin yanında yer almış, dünyaya yayılmış.
Hani bir hikâye vardır, anlatırlar. Padişahın biri kızlarını çağırmış:
— Beni nasıl seversiniz, diye sormuş.
Büyük kız:
— Şeker gibi, bal gibi severim, demiş.
Padişah sevinmiş. Ortancası:
— Altın gibi, elmas gibi severim, cevabını vermiş.
Padişah ona da sevinmiş. Küçük kız:
— Tuz gibi severim, deyince Padişah suratını asmış, küçük kızma küsmüş.
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 42 Cevapları
Ama ertesi gün, sofrasına getirilen tuzsuz yemeklere el atınca bağırıp çağırmış. Aşçısına:
— Bunlar da yenir mi, diye çıkışmış.
İşte o zaman küçük kız görünmüş:
— Babacığım, ben seni tuz gibi severim dedim, hoşlanmadın. Şimdiyse yemekler tuzsuz diye bağırıp çağırıyorsun. İnsan şekersiz, balsız olabilir. Altını, elması bulunmayabilir. Ama tuzsuz yapabilir mi? demiş.
Padişah da kızından özür dilemiş.
Sırası gelmişken tuz üzerine bir hikâye daha anlatalım da sohbetimizin tadı tuzu gelsin. İran’ın tanınmış bilgin ve şairi Şeyh Sadi Şirazi, Anadolu’ya gelerek Konya’da büyük mütefekkir Mevlâna Celaleddin’i ziyaret etmiş, “Bostan” adlı meşhur eserini sunmuş. Mevlâna eseri okumuş, Şeyh Sadi’ye:
— Tuzsuz olmuş, diyerek fikrini belirtmiş.
Şeyh Sadi’nin bu söze üzüldüğünü anlayan Mevlâna:
— Helva gibi tatlı ve güzel… Helvaya tuz atılmaz, diyerek eseri beğendiğini sözlerine eklemiş.
Helvaya tuz atılır mı, atılmaz mı bunun üzerinde durmayacağız. Ne var ki tuz Anadolu’da ekmek, su gibi kutsal sayılır. Osmanlı ordusundaki bir geleneğe göre “ahde vefa” ve yeminler, tuz, ekmek ve kılıç üzerine yapılırdı. Çoğu zaman halkın mezar ve türbe ziyaretlerinde bir tutam tuz götürmesi, tuzun kutsal sayıldığına bir işarettir. İki kişinin geçmişteki sıkı dostluğuna “ekmek tuz hakkı” denir, bu hak her zaman gözetilirdi. Bir de hikâyesi vardır, ekmek tuz hakkının; isterseniz anlatalım:
8. Sınıf Türkçe Hecce Yayıncılık Ders Kitabı Sayfa 43 Cevapları
Osmanlı Padişahı II. Selim, bir sefer sırasında Konya’dan güneye gitmektedir. Söylentilere göre bugün Karapınar ilçesinin bulunduğu yerdeki ovada çevresi vaha gibi bir pınar vardır. Pınarın başında bir çoban çıkınını açmış, önündeki tuzu ekmeğine katık etmektedir. Padişah, ordusunun önünde atını sürerek pınara gelir, çobana selam verir. Çoban, gelenin kim olduğunu bilmemektedir. Selamını alır, tuz ekmekten ibaret olan sofrasına buyur eder. Padişah, çobanın hatırını kırmaz. Bir lokma ekmek alır, tuza batırır ve yer. Ardından da pınardan buz gibi bir su içer. Ayrılırken:
— Ben padişahım, şu geriden gelen ordu da askerlerim. Seferim vardır. Ekmeğini, tuzunu yedim, helal et, der.
Çoban, karşısındakinin padişah olduğunu anlar anlamaz şöyle bir irkilir, sonra da:
— Padişah olduğunuza göre tuz ekmek hakkının ne demek olduğunu bilirsiniz. Hakkımı helal etmemi isterseniz bir dileğim var, cevabını verir.
Padişah, dileğini sorar. Çoban:
— Önce sağlığınızı dilerim. Sonra da bu pınarın başına bir şehir kur. Camileri, medreseleri, hanları, hamamları, köşkleri olsun. Padişahsın, her şeyi yapabilirsin. Dediğimi yaparsan hakkımı helal ederim, değil ise var git yolun açık olsun…
Tuz ekmek hakkı bu. Padişah şöyle bir düşünür, bu hakkı çiğnemek istemez. Emir verir, Hecce eder. Pınarın başında bir şehir kurulmaya başlanır, tam çobanın istediği gibi bir şehir. Adına “Sultaniye” derler.
Siz bu olaya ister söylenti deyiniz, ister hikâye.
Tuz ve ekmek hakkı…
“8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Sayfa 41-42-43 Hecce Yayıncılık” konusunun videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.